İçinde Kaybolduğum Manzaralar
Her sabah üzüm bağları arasında çıktığım yürüyüşlerde, sabah serinliğini tenimde hissettim, kuşların farklı dillerdeki şarkılarını dinledim, rüzgarın sakince otları hareket ettirmesini, güneşin yavaşça dağların arkasından çıkarak doğuşunu ve bu sırada gölgelerin, renklerin ağaçlar üzerinde nasıl da değiştiğini gözlemledim. Bu sonsuzluk hissi veren mekanda kendimi çok mutlu hissettim.
Aguarón’un Doğası, benim daha çok kendim olma ve Doğanın içine girip kaybolma hissini yarattı. Bu hisleri suluboyalar yolu ile aktarmak istedim, fakat renkler ve fırça izleri tüm hikayeyi anlatmak için çok da yeterli gelmedi, o zaman harf damgaları ile kelimeler, cümleler ve hatta bir şiir ekledim resimlerime. Genellikle yalnız çalışan bir sanatçı olmama rağmen 6 resimden 2’sinde fotoğrafçı ve şair Ainara García ile ortak çalışma yaptık. Bir resmime 3 mısralık bir şiir yazdı ve diğer resme ise uygun kelimeler önerdi. Farklı disiplerin bir araya gelmesi fikrini ve ortaya çıkan sanatla daha da zenginleştiğimi hissettim. Güzel sözleri için Ainara’ya teşekkür ederim.
Suluboya resimler el yapımı Ağaç Yerleştirmesinin ayakları arasında, toprak zemin üzerinde sergilenmiştir.
Her sabah üzüm bağları arasında çıktığım yürüyüşlerde, sabah serinliğini tenimde hissettim, kuşların farklı dillerdeki şarkılarını dinledim, rüzgarın sakince otları hareket ettirmesini, güneşin yavaşça dağların arkasından çıkarak doğuşunu ve bu sırada gölgelerin, renklerin ağaçlar üzerinde nasıl da değiştiğini gözlemledim. Bu sonsuzluk hissi veren mekanda kendimi çok mutlu hissettim.
Aguarón’un Doğası, benim daha çok kendim olma ve Doğanın içine girip kaybolma hissini yarattı. Bu hisleri suluboyalar yolu ile aktarmak istedim, fakat renkler ve fırça izleri tüm hikayeyi anlatmak için çok da yeterli gelmedi, o zaman harf damgaları ile kelimeler, cümleler ve hatta bir şiir ekledim resimlerime. Genellikle yalnız çalışan bir sanatçı olmama rağmen 6 resimden 2’sinde fotoğrafçı ve şair Ainara García ile ortak çalışma yaptık. Bir resmime 3 mısralık bir şiir yazdı ve diğer resme ise uygun kelimeler önerdi. Farklı disiplerin bir araya gelmesi fikrini ve ortaya çıkan sanatla daha da zenginleştiğimi hissettim. Güzel sözleri için Ainara’ya teşekkür ederim.
Suluboya resimler el yapımı Ağaç Yerleştirmesinin ayakları arasında, toprak zemin üzerinde sergilenmiştir.
Her sabah üzüm bağları arasında çıktığım yürüyüşlerde, sabah serinliğini tenimde hissettim, kuşların farklı dillerdeki şarkılarını dinledim, rüzgarın sakince otları hareket ettirmesini, güneşin yavaşça dağların arkasından çıkarak doğuşunu ve bu sırada gölgelerin, renklerin ağaçlar üzerinde nasıl da değiştiğini gözlemledim. Bu sonsuzluk hissi veren mekanda kendimi çok mutlu hissettim.
Aguarón’un Doğası, benim daha çok kendim olma ve Doğanın içine girip kaybolma hissini yarattı. Bu hisleri suluboyalar yolu ile aktarmak istedim, fakat renkler ve fırça izleri tüm hikayeyi anlatmak için çok da yeterli gelmedi, o zaman harf damgaları ile kelimeler, cümleler ve hatta bir şiir ekledim resimlerime. Genellikle yalnız çalışan bir sanatçı olmama rağmen 6 resimden 2’sinde fotoğrafçı ve şair Ainara García ile ortak çalışma yaptık. Bir resmime 3 mısralık bir şiir yazdı ve diğer resme ise uygun kelimeler önerdi. Farklı disiplerin bir araya gelmesi fikrini ve ortaya çıkan sanatla daha da zenginleştiğimi hissettim. Güzel sözleri için Ainara’ya teşekkür ederim.
Suluboya resimler el yapımı Ağaç Yerleştirmesinin ayakları arasında, toprak zemin üzerinde sergilenmiştir.
Her sabah üzüm bağları arasında çıktığım yürüyüşlerde, sabah serinliğini tenimde hissettim, kuşların farklı dillerdeki şarkılarını dinledim, rüzgarın sakince otları hareket ettirmesini, güneşin yavaşça dağların arkasından çıkarak doğuşunu ve bu sırada gölgelerin, renklerin ağaçlar üzerinde nasıl da değiştiğini gözlemledim. Bu sonsuzluk hissi veren mekanda kendimi çok mutlu hissettim.
Aguarón’un Doğası, benim daha çok kendim olma ve Doğanın içine girip kaybolma hissini yarattı. Bu hisleri suluboyalar yolu ile aktarmak istedim, fakat renkler ve fırça izleri tüm hikayeyi anlatmak için çok da yeterli gelmedi, o zaman harf damgaları ile kelimeler, cümleler ve hatta bir şiir ekledim resimlerime. Genellikle yalnız çalışan bir sanatçı olmama rağmen 6 resimden 2’sinde fotoğrafçı ve şair Ainara García ile ortak çalışma yaptık. Bir resmime 3 mısralık bir şiir yazdı ve diğer resme ise uygun kelimeler önerdi. Farklı disiplerin bir araya gelmesi fikrini ve ortaya çıkan sanatla daha da zenginleştiğimi hissettim. Güzel sözleri için Ainara’ya teşekkür ederim.
Suluboya resimler el yapımı Ağaç Yerleştirmesinin ayakları arasında, toprak zemin üzerinde sergilenmiştir.
Her sabah üzüm bağları arasında çıktığım yürüyüşlerde, sabah serinliğini tenimde hissettim, kuşların farklı dillerdeki şarkılarını dinledim, rüzgarın sakince otları hareket ettirmesini, güneşin yavaşça dağların arkasından çıkarak doğuşunu ve bu sırada gölgelerin, renklerin ağaçlar üzerinde nasıl da değiştiğini gözlemledim. Bu sonsuzluk hissi veren mekanda kendimi çok mutlu hissettim.
Aguarón’un Doğası, benim daha çok kendim olma ve Doğanın içine girip kaybolma hissini yarattı. Bu hisleri suluboyalar yolu ile aktarmak istedim, fakat renkler ve fırça izleri tüm hikayeyi anlatmak için çok da yeterli gelmedi, o zaman harf damgaları ile kelimeler, cümleler ve hatta bir şiir ekledim resimlerime. Genellikle yalnız çalışan bir sanatçı olmama rağmen 6 resimden 2’sinde fotoğrafçı ve şair Ainara García ile ortak çalışma yaptık. Bir resmime 3 mısralık bir şiir yazdı ve diğer resme ise uygun kelimeler önerdi. Farklı disiplerin bir araya gelmesi fikrini ve ortaya çıkan sanatla daha da zenginleştiğimi hissettim. Güzel sözleri için Ainara’ya teşekkür ederim.
Suluboya resimler el yapımı Ağaç Yerleştirmesinin ayakları arasında, toprak zemin üzerinde sergilenmiştir.
Her sabah üzüm bağları arasında çıktığım yürüyüşlerde, sabah serinliğini tenimde hissettim, kuşların farklı dillerdeki şarkılarını dinledim, rüzgarın sakince otları hareket ettirmesini, güneşin yavaşça dağların arkasından çıkarak doğuşunu ve bu sırada gölgelerin, renklerin ağaçlar üzerinde nasıl da değiştiğini gözlemledim. Bu sonsuzluk hissi veren mekanda kendimi çok mutlu hissettim.
Aguarón’un Doğası, benim daha çok kendim olma ve Doğanın içine girip kaybolma hissini yarattı. Bu hisleri suluboyalar yolu ile aktarmak istedim, fakat renkler ve fırça izleri tüm hikayeyi anlatmak için çok da yeterli gelmedi, o zaman harf damgaları ile kelimeler, cümleler ve hatta bir şiir ekledim resimlerime. Genellikle yalnız çalışan bir sanatçı olmama rağmen 6 resimden 2’sinde fotoğrafçı ve şair Ainara García ile ortak çalışma yaptık. Bir resmime 3 mısralık bir şiir yazdı ve diğer resme ise uygun kelimeler önerdi. Farklı disiplerin bir araya gelmesi fikrini ve ortaya çıkan sanatla daha da zenginleştiğimi hissettim. Güzel sözleri için Ainara’ya teşekkür ederim.
Suluboya resimler el yapımı Ağaç Yerleştirmesinin ayakları arasında, toprak zemin üzerinde sergilenmiştir.
Her sabah üzüm bağları arasında çıktığım yürüyüşlerde, sabah serinliğini tenimde hissettim, kuşların farklı dillerdeki şarkılarını dinledim, rüzgarın sakince otları hareket ettirmesini, güneşin yavaşça dağların arkasından çıkarak doğuşunu ve bu sırada gölgelerin, renklerin ağaçlar üzerinde nasıl da değiştiğini gözlemledim. Bu sonsuzluk hissi veren mekanda kendimi çok mutlu hissettim.
Aguarón’un Doğası, benim daha çok kendim olma ve Doğanın içine girip kaybolma hissini yarattı. Bu hisleri suluboyalar yolu ile aktarmak istedim, fakat renkler ve fırça izleri tüm hikayeyi anlatmak için çok da yeterli gelmedi, o zaman harf damgaları ile kelimeler, cümleler ve hatta bir şiir ekledim resimlerime. Genellikle yalnız çalışan bir sanatçı olmama rağmen 6 resimden 2’sinde fotoğrafçı ve şair Ainara García ile ortak çalışma yaptık. Bir resmime 3 mısralık bir şiir yazdı ve diğer resme ise uygun kelimeler önerdi. Farklı disiplerin bir araya gelmesi fikrini ve ortaya çıkan sanatla daha da zenginleştiğimi hissettim. Güzel sözleri için Ainara’ya teşekkür ederim.
Suluboya resimler el yapımı Ağaç Yerleştirmesinin ayakları arasında, toprak zemin üzerinde sergilenmiştir.
Her sabah üzüm bağları arasında çıktığım yürüyüşlerde, sabah serinliğini tenimde hissettim, kuşların farklı dillerdeki şarkılarını dinledim, rüzgarın sakince otları hareket ettirmesini, güneşin yavaşça dağların arkasından çıkarak doğuşunu ve bu sırada gölgelerin, renklerin ağaçlar üzerinde nasıl da değiştiğini gözlemledim. Bu sonsuzluk hissi veren mekanda kendimi çok mutlu hissettim.
Aguarón’un Doğası, benim daha çok kendim olma ve Doğanın içine girip kaybolma hissini yarattı. Bu hisleri suluboyalar yolu ile aktarmak istedim, fakat renkler ve fırça izleri tüm hikayeyi anlatmak için çok da yeterli gelmedi, o zaman harf damgaları ile kelimeler, cümleler ve hatta bir şiir ekledim resimlerime. Genellikle yalnız çalışan bir sanatçı olmama rağmen 6 resimden 2’sinde fotoğrafçı ve şair Ainara García ile ortak çalışma yaptık. Bir resmime 3 mısralık bir şiir yazdı ve diğer resme ise uygun kelimeler önerdi. Farklı disiplerin bir araya gelmesi fikrini ve ortaya çıkan sanatla daha da zenginleştiğimi hissettim. Güzel sözleri için Ainara’ya teşekkür ederim.
Suluboya resimler el yapımı Ağaç Yerleştirmesinin ayakları arasında, toprak zemin üzerinde sergilenmiştir.