Imanol Marrodán
UNA LINEA DE AIRE HECHA CON LA MIRADA "GÖRÜNÜMLE GELİŞTİRİLMİŞ BİR HAVAYOLU" (6630 metre) 6360 metre yükseklite yapılan bir hava hattı Bu Land Art çalışması, ANBOTO adlı bir projenin parçasıdır. Bilimsel bir inceleme, üretimi beş yıldan fazla süren kitap formatında peyzaj üzerine coğrafi görsel bir özettir. Bu kitabın web sitesi: www.anboto.airplace.org Yer ve coğrafya: Proje, tesadüfen karşılıklı olarak birbirini “çerçeveleyen” ve sınırlayan iki coğrafi nokta tarafından belirlenen hayali bir çizginin tanımına dayanmaktadır. Bu coğrafi noktalar, Atxondo adlı bir vadi ile ayrılan Anboto ve Udalatx olmak üzere iki dağda bulunur. Bu iki mağara, doğudan batıya 6330 metre uzunluğunda hayali bir çizgi oluşturur. Şafaktan alacakaranlığa güneş yolunun kavisini kesen düz bir çizgi. Aynı etki, Udalatx üzerinde bulunan Kobaundi mağarasının içinden dışarıya, batı yönünde Anboto'ya, mağaranın karanlık duvarları bir pencere çerçevesiymiş gibi baktığımızda da ortaya çıkıyor. Piramit şeklindeki heybetli dağın ortasında, 6000 metreden daha uzakta karanlık bir nokta seçebiliriz: burası, havadan bakışımızın sona erdiği Gerriko Koba mağarasıdır. Bu hat, Araba, Bizkaia ve Gipuzkoa'nın sınırlarının kesiştiği küçük bir dağ olan Besiade'nin hemen tepesinin üzerinden geçiyor. Kavramsallaştırma: Bakarak yapılan bir hava hattı, Urkiola Milli Parkı'nda yer alan, 2012'den bir arazi sanatı (land art) projesidir. Eser, Richard Long'un 1967'de “Yürüyerek Yapılan Yol" isimli tasarısından ilham almıştır. Long, çalışmasında yürünerek geçilen ve insanın "ayak izi" ile dönüşen bir doğa algısının sürecini ve deneyimini önerirken, biz Anboto projesinde bir önceki durumdan bahsediyoruz: Doğal alanın ince tefekkürü; kendisi değişmez ancak yaşam deneyimimizi manzara boyunca ışık hızında hareket eden bakışla dönüştürür. Bakış manzarayı değiştirebilir mi? Zihinsel alan, irade aracılığıyla manzaradaki hareketi fiziksel olarak değiştirerek belirler: Yol, bu belirlemenin göstergesidir, ayak izidir.
UNA LINEA DE AIRE HECHA CON LA MIRADA "GÖRÜNÜMLE GELİŞTİRİLMİŞ BİR HAVAYOLU" (6630 metre) 6360 metre yükseklite yapılan bir hava hattı Bu Land Art çalışması, ANBOTO adlı bir projenin parçasıdır. Bilimsel bir inceleme, üretimi beş yıldan fazla süren kitap formatında peyzaj üzerine coğrafi görsel bir özettir. Bu kitabın web sitesi: www.anboto.airplace.org Yer ve coğrafya: Proje, tesadüfen karşılıklı olarak birbirini “çerçeveleyen” ve sınırlayan iki coğrafi nokta tarafından belirlenen hayali bir çizginin tanımına dayanmaktadır. Bu coğrafi noktalar, Atxondo adlı bir vadi ile ayrılan Anboto ve Udalatx olmak üzere iki dağda bulunur. Bu iki mağara, doğudan batıya 6330 metre uzunluğunda hayali bir çizgi oluşturur. Şafaktan alacakaranlığa güneş yolunun kavisini kesen düz bir çizgi. Aynı etki, Udalatx üzerinde bulunan Kobaundi mağarasının içinden dışarıya, batı yönünde Anboto'ya, mağaranın karanlık duvarları bir pencere çerçevesiymiş gibi baktığımızda da ortaya çıkıyor. Piramit şeklindeki heybetli dağın ortasında, 6000 metreden daha uzakta karanlık bir nokta seçebiliriz: burası, havadan bakışımızın sona erdiği Gerriko Koba mağarasıdır. Bu hat, Araba, Bizkaia ve Gipuzkoa'nın sınırlarının kesiştiği küçük bir dağ olan Besiade'nin hemen tepesinin üzerinden geçiyor. Kavramsallaştırma: Bakarak yapılan bir hava hattı, Urkiola Milli Parkı'nda yer alan, 2012'den bir arazi sanatı (land art) projesidir. Eser, Richard Long'un 1967'de “Yürüyerek Yapılan Yol" isimli tasarısından ilham almıştır. Long, çalışmasında yürünerek geçilen ve insanın "ayak izi" ile dönüşen bir doğa algısının sürecini ve deneyimini önerirken, biz Anboto projesinde bir önceki durumdan bahsediyoruz: Doğal alanın ince tefekkürü; kendisi değişmez ancak yaşam deneyimimizi manzara boyunca ışık hızında hareket eden bakışla dönüştürür. Bakış manzarayı değiştirebilir mi? Zihinsel alan, irade aracılığıyla manzaradaki hareketi fiziksel olarak değiştirerek belirler: Yol, bu belirlemenin göstergesidir, ayak izidir.
UNA LINEA DE AIRE HECHA CON LA MIRADA "GÖRÜNÜMLE GELİŞTİRİLMİŞ BİR HAVAYOLU" (6630 metre) 6360 metre yükseklite yapılan bir hava hattı Bu Land Art çalışması, ANBOTO adlı bir projenin parçasıdır. Bilimsel bir inceleme, üretimi beş yıldan fazla süren kitap formatında peyzaj üzerine coğrafi görsel bir özettir. Bu kitabın web sitesi: www.anboto.airplace.org Yer ve coğrafya: Proje, tesadüfen karşılıklı olarak birbirini “çerçeveleyen” ve sınırlayan iki coğrafi nokta tarafından belirlenen hayali bir çizginin tanımına dayanmaktadır. Bu coğrafi noktalar, Atxondo adlı bir vadi ile ayrılan Anboto ve Udalatx olmak üzere iki dağda bulunur. Bu iki mağara, doğudan batıya 6330 metre uzunluğunda hayali bir çizgi oluşturur. Şafaktan alacakaranlığa güneş yolunun kavisini kesen düz bir çizgi. Aynı etki, Udalatx üzerinde bulunan Kobaundi mağarasının içinden dışarıya, batı yönünde Anboto'ya, mağaranın karanlık duvarları bir pencere çerçevesiymiş gibi baktığımızda da ortaya çıkıyor. Piramit şeklindeki heybetli dağın ortasında, 6000 metreden daha uzakta karanlık bir nokta seçebiliriz: burası, havadan bakışımızın sona erdiği Gerriko Koba mağarasıdır. Bu hat, Araba, Bizkaia ve Gipuzkoa'nın sınırlarının kesiştiği küçük bir dağ olan Besiade'nin hemen tepesinin üzerinden geçiyor. Kavramsallaştırma: Bakarak yapılan bir hava hattı, Urkiola Milli Parkı'nda yer alan, 2012'den bir arazi sanatı (land art) projesidir. Eser, Richard Long'un 1967'de “Yürüyerek Yapılan Yol" isimli tasarısından ilham almıştır. Long, çalışmasında yürünerek geçilen ve insanın "ayak izi" ile dönüşen bir doğa algısının sürecini ve deneyimini önerirken, biz Anboto projesinde bir önceki durumdan bahsediyoruz: Doğal alanın ince tefekkürü; kendisi değişmez ancak yaşam deneyimimizi manzara boyunca ışık hızında hareket eden bakışla dönüştürür. Bakış manzarayı değiştirebilir mi? Zihinsel alan, irade aracılığıyla manzaradaki hareketi fiziksel olarak değiştirerek belirler: Yol, bu belirlemenin göstergesidir, ayak izidir.
Antonia Blanco
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Bu projenin kökeni Amerika Birleşik Devletleri'nde bir manzaranın, beni Doğayı anlamanın yeni yollarına götürmesi; imajın soyutlanmasına yol açan belirli bir algısal yönelim bozulmasının arayışıyla, yeni bir plastik alan hafızasını yapılandırmasına dayanır. Böylece 'Entre la naturaleza y el entendimiento humano (Doğa ve insan anlayışı arasında)' projesi başlamıştır. İmajlar, keşfedilen Doğanın görsel bir kartografisini oluşturur ve böylece hafızamızı yapılandırır. Nebraska'dan Arizona'ya, Nevada ve California'dan geçerek, fotoğraflar, geçmiş, yaşanmış zamanların gerçek ve duygusal bir yansıması olmuştur. Fotoğraf çektiğimde, olanı tanımlayan duygularla yüzleşmek için kendimi en yakın gerçeklikten soyutlarım, çünkü Doğayı anlama arayışında yeni estetik gerçeklikler ararım. Geçmişteki Doğa, geçmişte kurulmuştur, ancak fotoğraf yoluyla bir efemera hatırası gibi dondurulmuştur. Unutulan o anı ve oradayken hissettiklerimizin soyutlamasını düzeltmektedir.
Aslı Tinç
Köklerimi salmak, nefes almak istediğim yerler, yapılar, peyzajlar ve manzaralar...
Köklerimi salmak, nefes almak istediğim yerler, yapılar, peyzajlar ve manzaralar...
Köklerimi salmak, nefes almak istediğim yerler, yapılar, peyzajlar ve manzaralar...
Köklerimi salmak, nefes almak istediğim yerler, yapılar, peyzajlar ve manzaralar...
Köklerimi salmak, nefes almak istediğim yerler, yapılar, peyzajlar ve manzaralar...
Köklerimi salmak, nefes almak istediğim yerler, yapılar, peyzajlar ve manzaralar...
Köklerimi salmak, nefes almak istediğim yerler, yapılar, peyzajlar ve manzaralar...
Köklerimi salmak, nefes almak istediğim yerler, yapılar, peyzajlar ve manzaralar...
Köklerimi salmak, nefes almak istediğim yerler, yapılar, peyzajlar ve manzaralar...
Serap Kökten
Land Art (Digital ortamda hazırlandı)
Fotoğraf formatında sergilenebilir.
Land Art (Digital ortamda hazırlandı)
Fotoğraf formatında sergilenebilir.
Land Art (Digital ortamda hazırlandı)
Fotoğraf formatında sergilenebilir.
Land Art (Digital ortamda hazırlandı)
Fotoğraf formatında sergilenebilir.
Land Art (Digital ortamda hazırlandı)
Fotoğraf formatında sergilenebilir.
Rabia Başa
Nereye gittiğini bilmediğim bir patikada, doğanın eşsiz güzelliğine odaklanarak yürüyorum. Yolumu, her adımımla keşfediyorum. Henry David Thoreau kulağıma şu sözleri fısıldıyor: “ Orman denen şu doğal şehirler olmasa, insan yaşamı ne olurdu bir düşünsenize? Dağların tepelerinden kusursuzca biçilmiş çimenlikler gibi görünen bu gür otlaklar arasında yürümeyelim de ne yapalım? “. Ben yürüyorum, yaşamak ve yaşatmak için…
Nereye gittiğini bilmediğim bir patikada, doğanın eşsiz güzelliğine odaklanarak yürüyorum. Yolumu, her adımımla keşfediyorum. Henry David Thoreau kulağıma şu sözleri fısıldıyor: “ Orman denen şu doğal şehirler olmasa, insan yaşamı ne olurdu bir düşünsenize? Dağların tepelerinden kusursuzca biçilmiş çimenlikler gibi görünen bu gür otlaklar arasında yürümeyelim de ne yapalım? “. Ben yürüyorum, yaşamak ve yaşatmak için…
Nereye gittiğini bilmediğim bir patikada, doğanın eşsiz güzelliğine odaklanarak yürüyorum. Yolumu, her adımımla keşfediyorum. Henry David Thoreau kulağıma şu sözleri fısıldıyor: “ Orman denen şu doğal şehirler olmasa, insan yaşamı ne olurdu bir düşünsenize? Dağların tepelerinden kusursuzca biçilmiş çimenlikler gibi görünen bu gür otlaklar arasında yürümeyelim de ne yapalım? “. Ben yürüyorum, yaşamak ve yaşatmak için…
Nereye gittiğini bilmediğim bir patikada, doğanın eşsiz güzelliğine odaklanarak yürüyorum. Yolumu, her adımımla keşfediyorum. Henry David Thoreau kulağıma şu sözleri fısıldıyor: “ Orman denen şu doğal şehirler olmasa, insan yaşamı ne olurdu bir düşünsenize? Dağların tepelerinden kusursuzca biçilmiş çimenlikler gibi görünen bu gür otlaklar arasında yürümeyelim de ne yapalım? “. Ben yürüyorum, yaşamak ve yaşatmak için…
Nereye gittiğini bilmediğim bir patikada, doğanın eşsiz güzelliğine odaklanarak yürüyorum. Yolumu, her adımımla keşfediyorum. Henry David Thoreau kulağıma şu sözleri fısıldıyor: “ Orman denen şu doğal şehirler olmasa, insan yaşamı ne olurdu bir düşünsenize? Dağların tepelerinden kusursuzca biçilmiş çimenlikler gibi görünen bu gür otlaklar arasında yürümeyelim de ne yapalım? “. Ben yürüyorum, yaşamak ve yaşatmak için…
Nereye gittiğini bilmediğim bir patikada, doğanın eşsiz güzelliğine odaklanarak yürüyorum. Yolumu, her adımımla keşfediyorum. Henry David Thoreau kulağıma şu sözleri fısıldıyor: “ Orman denen şu doğal şehirler olmasa, insan yaşamı ne olurdu bir düşünsenize? Dağların tepelerinden kusursuzca biçilmiş çimenlikler gibi görünen bu gür otlaklar arasında yürümeyelim de ne yapalım? “. Ben yürüyorum, yaşamak ve yaşatmak için…
Nereye gittiğini bilmediğim bir patikada, doğanın eşsiz güzelliğine odaklanarak yürüyorum. Yolumu, her adımımla keşfediyorum. Henry David Thoreau kulağıma şu sözleri fısıldıyor: “ Orman denen şu doğal şehirler olmasa, insan yaşamı ne olurdu bir düşünsenize? Dağların tepelerinden kusursuzca biçilmiş çimenlikler gibi görünen bu gür otlaklar arasında yürümeyelim de ne yapalım? “. Ben yürüyorum, yaşamak ve yaşatmak için…
Nereye gittiğini bilmediğim bir patikada, doğanın eşsiz güzelliğine odaklanarak yürüyorum. Yolumu, her adımımla keşfediyorum. Henry David Thoreau kulağıma şu sözleri fısıldıyor: “ Orman denen şu doğal şehirler olmasa, insan yaşamı ne olurdu bir düşünsenize? Dağların tepelerinden kusursuzca biçilmiş çimenlikler gibi görünen bu gür otlaklar arasında yürümeyelim de ne yapalım? “. Ben yürüyorum, yaşamak ve yaşatmak için…
Johanna Speidel
Sanat ve Doğa Merkezi, Cerro Gallinero, 2019. Fotoğraflar: Carlos de Gredos Yeryüzü kayası, gökyüzü aynasıyla birleşti. Kış zamanı (ortama) su katılıyor ve yaz aylarında güneş aydınlatıyor. Seçilen doğal formlar; embriyolar, yumurtalar veya canlanan yuvalar gibidir.
Sanat ve Doğa Merkezi, Cerro Gallinero, 2019. Fotoğraflar: Carlos de Gredos Yeryüzü kayası, gökyüzü aynasıyla birleşti. Kış zamanı (ortama) su katılıyor ve yaz aylarında güneş aydınlatıyor. Seçilen doğal formlar; embriyolar, yumurtalar veya canlanan yuvalar gibidir.
Sanat ve Doğa Merkezi, Cerro Gallinero, 2019. Fotoğraflar: Carlos de Gredos Yeryüzü kayası, gökyüzü aynasıyla birleşti. Kış zamanı (ortama) su katılıyor ve yaz aylarında güneş aydınlatıyor. Seçilen doğal formlar; embriyolar, yumurtalar veya canlanan yuvalar gibidir.
Sanat ve Doğa Merkezi, Cerro Gallinero, 2019. Fotoğraflar: Carlos de Gredos Yeryüzü kayası, gökyüzü aynasıyla birleşti. Kış zamanı (ortama) su katılıyor ve yaz aylarında güneş aydınlatıyor. Seçilen doğal formlar; embriyolar, yumurtalar veya canlanan yuvalar gibidir.
Sanat ve Doğa Merkezi, Cerro Gallinero, 2019. Fotoğraflar: Carlos de Gredos Yeryüzü kayası, gökyüzü aynasıyla birleşti. Kış zamanı (ortama) su katılıyor ve yaz aylarında güneş aydınlatıyor. Seçilen doğal formlar; embriyolar, yumurtalar veya canlanan yuvalar gibidir.
Sanat ve Doğa Merkezi, Cerro Gallinero, 2019. Fotoğraflar: Carlos de Gredos Yeryüzü kayası, gökyüzü aynasıyla birleşti. Kış zamanı (ortama) su katılıyor ve yaz aylarında güneş aydınlatıyor. Seçilen doğal formlar; embriyolar, yumurtalar veya canlanan yuvalar gibidir.
Sanat ve Doğa Merkezi, Cerro Gallinero, 2019. Fotoğraflar: Carlos de Gredos Yeryüzü kayası, gökyüzü aynasıyla birleşti. Kış zamanı (ortama) su katılıyor ve yaz aylarında güneş aydınlatıyor. Seçilen doğal formlar; embriyolar, yumurtalar veya canlanan yuvalar gibidir.
Sanat ve Doğa Merkezi, Cerro Gallinero, 2019. Fotoğraflar: Carlos de Gredos Yeryüzü kayası, gökyüzü aynasıyla birleşti. Kış zamanı (ortama) su katılıyor ve yaz aylarında güneş aydınlatıyor. Seçilen doğal formlar; embriyolar, yumurtalar veya canlanan yuvalar gibidir.
Sanat ve Doğa Merkezi, Cerro Gallinero, 2019. Fotoğraflar: Carlos de Gredos Yeryüzü kayası, gökyüzü aynasıyla birleşti. Kış zamanı (ortama) su katılıyor ve yaz aylarında güneş aydınlatıyor. Seçilen doğal formlar; embriyolar, yumurtalar veya canlanan yuvalar gibidir.
Kübra Sert
Foto manipülasyon, Değişebilir ölçüler, 2020
İnsanlığın başlangıcından beri bıraktığımız "iz" leri çeşitli bilimsel ve arkeolojik çalışmalar sayesinde keşfedebiliyoruz. Tarihi, sosyolojik, endüstriyel, kültürel, sanatsal ve daha bir çok farklı alandaki değişimimizi gözlemleyebiliyoruz. Sanayileşmenin başlangıcıyla beraber bu "iz" ler de bir metamorfoz geçirdi. Artık insan tıpkı bir kanser hücresi gibi ve bu mücadelenin tek bir kazananı yada kaybedeni olmayacak.
Ünsal Görücü
Savannah Meşe ağacları ile dolu bir şehir. Fotoğrafdaki meşe de en büyük ve en yaşlı meşe ağaçlarından biri. Adı da zaten Majestic Oak (Görkemli Meşe). Güney eyaletlerindeki bu meşe üstünde yaşayan ve topraksız büyüyen iki tane daha bitki türü var. Spanish Moss (İspanyol Yosunu) ve Resurrection Fern (DirilişEğreltiotu). Resurrection Fern kurak mevsimlerde içindeki suyun %90'a yakınını tüketip büzülüyor ve tekrar yağış aldığı zaman da açılıp eski yeşilliğine kavuşuyor. Ağaçkabuğunun üstünde büyüyen ve 25cm boya ulaşan ufak bir bitki. Bir yosun olmayan İspanyol Yosunu da tillandsia türü bir bitki. Köksüz olarak büyüyen bir hava bitkisi. Besinlerini de rüzgarlarla havadan alıyorlar. Ağaç dallarındansarkarak büyüyor.
Savannah Meşe ağacları ile dolu bir şehir. Fotoğrafdaki meşe de en büyük ve en yaşlı meşe ağaçlarından biri. Adı da zaten Majestic Oak (Görkemli Meşe). Güney eyaletlerindeki bu meşe üstünde yaşayan ve topraksız büyüyen iki tane daha bitki türü var. Spanish Moss (İspanyol Yosunu) ve Resurrection Fern (DirilişEğreltiotu). Resurrection Fern kurak mevsimlerde içindeki suyun %90'a yakınını tüketip büzülüyor ve tekrar yağış aldığı zaman da açılıp eski yeşilliğine kavuşuyor. Ağaçkabuğunun üstünde büyüyen ve 25cm boya ulaşan ufak bir bitki. Bir yosun olmayan İspanyol Yosunu da tillandsia türü bir bitki. Köksüz olarak büyüyen bir hava bitkisi. Besinlerini de rüzgarlarla havadan alıyorlar. Ağaç dallarındansarkarak büyüyor.
Savannah Meşe ağacları ile dolu bir şehir. Fotoğrafdaki meşe de en büyük ve en yaşlı meşe ağaçlarından biri. Adı da zaten Majestic Oak (Görkemli Meşe). Güney eyaletlerindeki bu meşe üstünde yaşayan ve topraksız büyüyen iki tane daha bitki türü var. Spanish Moss (İspanyol Yosunu) ve Resurrection Fern (DirilişEğreltiotu). Resurrection Fern kurak mevsimlerde içindeki suyun %90'a yakınını tüketip büzülüyor ve tekrar yağış aldığı zaman da açılıp eski yeşilliğine kavuşuyor. Ağaçkabuğunun üstünde büyüyen ve 25cm boya ulaşan ufak bir bitki. Bir yosun olmayan İspanyol Yosunu da tillandsia türü bir bitki. Köksüz olarak büyüyen bir hava bitkisi. Besinlerini de rüzgarlarla havadan alıyorlar. Ağaç dallarındansarkarak büyüyor.
Savannah Meşe ağacları ile dolu bir şehir. Fotoğrafdaki meşe de en büyük ve en yaşlı meşe ağaçlarından biri. Adı da zaten Majestic Oak (Görkemli Meşe). Güney eyaletlerindeki bu meşe üstünde yaşayan ve topraksız büyüyen iki tane daha bitki türü var. Spanish Moss (İspanyol Yosunu) ve Resurrection Fern (DirilişEğreltiotu). Resurrection Fern kurak mevsimlerde içindeki suyun %90'a yakınını tüketip büzülüyor ve tekrar yağış aldığı zaman da açılıp eski yeşilliğine kavuşuyor. Ağaçkabuğunun üstünde büyüyen ve 25cm boya ulaşan ufak bir bitki. Bir yosun olmayan İspanyol Yosunu da tillandsia türü bir bitki. Köksüz olarak büyüyen bir hava bitkisi. Besinlerini de rüzgarlarla havadan alıyorlar. Ağaç dallarındansarkarak büyüyor.
Savannah Meşe ağacları ile dolu bir şehir. Fotoğrafdaki meşe de en büyük ve en yaşlı meşe ağaçlarından biri. Adı da zaten Majestic Oak (Görkemli Meşe). Güney eyaletlerindeki bu meşe üstünde yaşayan ve topraksız büyüyen iki tane daha bitki türü var. Spanish Moss (İspanyol Yosunu) ve Resurrection Fern (DirilişEğreltiotu). Resurrection Fern kurak mevsimlerde içindeki suyun %90'a yakınını tüketip büzülüyor ve tekrar yağış aldığı zaman da açılıp eski yeşilliğine kavuşuyor. Ağaçkabuğunun üstünde büyüyen ve 25cm boya ulaşan ufak bir bitki. Bir yosun olmayan İspanyol Yosunu da tillandsia türü bir bitki. Köksüz olarak büyüyen bir hava bitkisi. Besinlerini de rüzgarlarla havadan alıyorlar. Ağaç dallarındansarkarak büyüyor.
Savannah Meşe ağacları ile dolu bir şehir. Fotoğrafdaki meşe de en büyük ve en yaşlı meşe ağaçlarından biri. Adı da zaten Majestic Oak (Görkemli Meşe). Güney eyaletlerindeki bu meşe üstünde yaşayan ve topraksız büyüyen iki tane daha bitki türü var. Spanish Moss (İspanyol Yosunu) ve Resurrection Fern (DirilişEğreltiotu). Resurrection Fern kurak mevsimlerde içindeki suyun %90'a yakınını tüketip büzülüyor ve tekrar yağış aldığı zaman da açılıp eski yeşilliğine kavuşuyor. Ağaçkabuğunun üstünde büyüyen ve 25cm boya ulaşan ufak bir bitki. Bir yosun olmayan İspanyol Yosunu da tillandsia türü bir bitki. Köksüz olarak büyüyen bir hava bitkisi. Besinlerini de rüzgarlarla havadan alıyorlar. Ağaç dallarındansarkarak büyüyor.
Savannah Meşe ağacları ile dolu bir şehir. Fotoğrafdaki meşe de en büyük ve en yaşlı meşe ağaçlarından biri. Adı da zaten Majestic Oak (Görkemli Meşe). Güney eyaletlerindeki bu meşe üstünde yaşayan ve topraksız büyüyen iki tane daha bitki türü var. Spanish Moss (İspanyol Yosunu) ve Resurrection Fern (DirilişEğreltiotu). Resurrection Fern kurak mevsimlerde içindeki suyun %90'a yakınını tüketip büzülüyor ve tekrar yağış aldığı zaman da açılıp eski yeşilliğine kavuşuyor. Ağaçkabuğunun üstünde büyüyen ve 25cm boya ulaşan ufak bir bitki. Bir yosun olmayan İspanyol Yosunu da tillandsia türü bir bitki. Köksüz olarak büyüyen bir hava bitkisi. Besinlerini de rüzgarlarla havadan alıyorlar. Ağaç dallarındansarkarak büyüyor.
Savannah Meşe ağacları ile dolu bir şehir. Fotoğrafdaki meşe de en büyük ve en yaşlı meşe ağaçlarından biri. Adı da zaten Majestic Oak (Görkemli Meşe). Güney eyaletlerindeki bu meşe üstünde yaşayan ve topraksız büyüyen iki tane daha bitki türü var. Spanish Moss (İspanyol Yosunu) ve Resurrection Fern (DirilişEğreltiotu). Resurrection Fern kurak mevsimlerde içindeki suyun %90'a yakınını tüketip büzülüyor ve tekrar yağış aldığı zaman da açılıp eski yeşilliğine kavuşuyor. Ağaçkabuğunun üstünde büyüyen ve 25cm boya ulaşan ufak bir bitki. Bir yosun olmayan İspanyol Yosunu da tillandsia türü bir bitki. Köksüz olarak büyüyen bir hava bitkisi. Besinlerini de rüzgarlarla havadan alıyorlar. Ağaç dallarındansarkarak büyüyor.
Savannah Meşe ağacları ile dolu bir şehir. Fotoğrafdaki meşe de en büyük ve en yaşlı meşe ağaçlarından biri. Adı da zaten Majestic Oak (Görkemli Meşe). Güney eyaletlerindeki bu meşe üstünde yaşayan ve topraksız büyüyen iki tane daha bitki türü var. Spanish Moss (İspanyol Yosunu) ve Resurrection Fern (DirilişEğreltiotu). Resurrection Fern kurak mevsimlerde içindeki suyun %90'a yakınını tüketip büzülüyor ve tekrar yağış aldığı zaman da açılıp eski yeşilliğine kavuşuyor. Ağaçkabuğunun üstünde büyüyen ve 25cm boya ulaşan ufak bir bitki. Bir yosun olmayan İspanyol Yosunu da tillandsia türü bir bitki. Köksüz olarak büyüyen bir hava bitkisi. Besinlerini de rüzgarlarla havadan alıyorlar. Ağaç dallarındansarkarak büyüyor.
Gonca Gümüşayak #02
(*Gustave Courbet'in "The Origin of Life" eserine referansla) "Orgin of Tree" Ağacın Vulvasıdır, hepimiz Doğadan geldik, Doğaya geri döneceğiz.
Fotoğraf: Gonca Gümüşayak, Validebağ Korusu, 2020.
Doğanın kendi aklı, yüzü, gözü, kulağı ve ağzı vardır; konuşabilir veya konuşmayabilir. Sadece bir maske değil, konuşan ortak bir akıldır. Bu sefer benimle konuştular, kendi zaman hikayelerini fısıldadılar: "Hepimiz hayatın Kökeni'nden beri burada yaşıyoruz. Farklı görünüyor olabiliriz, 'Hepimiz Biriz ve bir Biri'n yansımalarıyız."
Fotoğraf: Gonca Gümüşayak, Truva Kültür Rotası, Çanakkale 2020
Doğanın kendi aklı, yüzü, gözü, kulağı ve ağzı vardır; konuşabilir veya konuşmayabilir. Sadece bir maske değil, konuşan ortak bir akıldır. Bu sefer benimle konuştular, kendi zaman hikayelerini fısıldadılar: "Hepimiz hayatın Kökeni'nden beri burada yaşıyoruz. Farklı görünüyor olabiliriz, 'Hepimiz Biriz ve bir Biri'n yansımalarıyız."
Fotoğraf: Gonca Gümüşayak, Truva Kültür Rotası, Çanakkale 2020
(*Gustave Courbet'in "The Origin of Life" eserine referansla) "Orgin of Tree" Ağacın Vulvasıdır, hepimiz Doğadan geldik, Doğaya geri döneceğiz.
Fotoğraf: Gonca Gümüşayak, Validebağ Korusu, 2020.
(*Gustave Courbet'in "The Origin of Life" eserine referansla) "Orgin of Tree" Ağacın Vulvasıdır, hepimiz Doğadan geldik, Doğaya geri döneceğiz.
Fotoğraf: Gonca Gümüşayak, Sadağı Kanyonu, Bursa, 2021
(*Gustave Courbet'in "The Origin of Life" eserine referansla) "Orgin of Tree" Ağacın Vulvasıdır, hepimiz Doğadan geldik, Doğaya geri döneceğiz.
Fotoğraf: Gonca Gümüşayak, Sadağı Kanyonu, Bursa, 2021
Doğanın kendi aklı, yüzü, gözü, kulağı ve ağzı vardır; konuşabilir veya konuşmayabilir. Sadece bir maske değil, konuşan ortak bir akıldır. Bu sefer benimle konuştular, kendi zaman hikayelerini fısıldadılar: "Hepimiz hayatın Kökeni'nden beri burada yaşıyoruz. Farklı görünüyor olabiliriz, 'Hepimiz Biriz ve bir Biri'n yansımalarıyız."
Her Yüz farklı görünür. Bu sefer bir Ördek olarak göründü bana.
Fotoğraf: Gonca Gümüşayak, Truva Kültür Rotası, Çanakkale 2020
Doğanın kendi aklı, yüzü, gözü, kulağı ve ağzı vardır; konuşabilir veya konuşmayabilir. Sadece bir maske değil, konuşan ortak bir akıldır. Bu sefer benimle konuştular, kendi zaman hikayelerini fısıldadılar: "Hepimiz hayatın Kökeni'nden beri burada yaşıyoruz. Farklı görünüyor olabiliriz, 'Hepimiz Biriz ve bir Biri'n yansımalarıyız."
Her Yüz farklı görünür. Bu sefer Geyik olarak göründü bana.
Fotoğraf: Gonca Gümüşayak, Sadağı Kanyonu, Bursa, 2021
Doğanın kendi aklı, yüzü, gözü, kulağı ve ağzı vardır; konuşabilir veya konuşmayabilir. Sadece bir maske değil, konuşan ortak bir akıldır. Bu sefer benimle konuştular, kendi zaman hikayelerini fısıldadılar: "Hepimiz hayatın Kökeni'nden beri burada yaşıyoruz. Farklı görünüyor olabiliriz, 'Hepimiz Biriz ve bir Biri'n yansımalarıyız."
Fotoğraf: Gonca Gümüşayak, Truva Kültür Rotası, Çanakkale 2020
Doğanın kendi aklı, yüzü, gözü, kulağı ve ağzı vardır; konuşabilir veya konuşmayabilir. Sadece bir maske değil, konuşan ortak bir akıldır. Bu sefer benimle konuştular, kendi zaman hikayelerini fısıldadılar: "Hepimiz hayatın Kökeni'nden beri burada yaşıyoruz. Farklı görünüyor olabiliriz, 'Hepimiz Biriz ve bir Biri'n yansımalarıyız."
Doğa başımızın tacıdır.
Fotoğraf: Gonca Gümüşayak, Truva Kültür Rotası, Çanakkale 2020